![](https://mehmetagirman.com/wp-content/uploads/2021/03/COVID-AGRU.jpg)
![](https://mehmetagirman.com/wp-content/uploads/2021/03/covid-agri-mehmet-agirman.jpg)
Son aylarımızı oldukça endişeli geçirmemize neden olan bir hastalık olan COVID-19 hastalığının belirti ve bulguları her hastada farklı farklı ortaya çıkabiliyor. Yıllardır karşılaştığımız bir çok hastalığın bilinen belirti, muayene bulguları ve laboratuar sonuçları arasındaki ilişkiyi COVID-19 hastalığında kuramamamız biz hekimleri de her başvuran kişiye olası vaka ihtimali ile yaklaşmaya itiyor. Aynı durum maalesef hastalarımız için de geçerlidir.
COVID-19 hastalarının çoğu, hafif, orta düzeyde semptomlar geliştirmekte ve bazen asemptomatik olarak hastaneye başvuru bile yapmadan hastalığı geçirebilmektedir. Tipik olarak beklenen ateş, kuru öksürük ve yorgunluk semptomlarının dışında da bir çok farklı semptom ile hastalık kendisini gösterebiliyor. Nefes darlığı, tat alamama, yaygın ağrı, kol ve bacaklarda sızı, cilt bulguları, ishal gibi şikayetler de bu hastalığın habercisi olabiliyor. Ancak bu şikayetleri oluşturabilecek tek hastalığın da COVID-19 olmadığını bilmemiz gerekiyor. Özellikle yaygın ağrı, halsizlik, yorgunluk gibi spesifik olmayan şikayetler hastalarımızı “acaba covid miyim?” endişesine düşürebilir. Ağrı bir çok hastalığın ön bulgusu olarak vücudun bir nevi “alarm” sistemidir.
Romatizmal hastalık, kireçlenme, fıtık, kas veya eklem kaynaklı problemler ağrılara neden olabileceği gibi, iç organlarımızdaki hastalıklar da yansıyan ağrılara neden olabilir. Ayırıcı tanıda mutlaka geniş bir pencereden hastalığa bakmak gerekir. Ağrının süresi, karakteri, hangi durumlarda artıp, hangi durumlarda azaldığı, eşlik eden başka bir şikayetinin olup olmaması, kişinin daha önceki hastalıkları irdelenmelidir. Hastaya düşen en önemli görev, kendi tanısını kendisi koymadan, devam eden şikayetlerde bir hekime başvurmasıdır. Hekime düşen görev de, hastanın öyküsü, muayenesi ve gerekirse testleri ile en doğru tanıyı koyması ve tedavisini sürdürmesidir.
Ağrının ayırıcı tanısında bir çok hastalığı ve gündem itibari ile COVID-19 hastalığını düşünsek de halen toplumda görülen en sık ağrı kaynağı kas-iskelet sistemidir. Bel-boyun ağrıları, fibromiyalji hastalığı sıklıkla karşılaşılan durumlardır. Bel ağrısının toplumda görülme sıklığı %5 gibi yüksek bir orandır. Ve toplumun %90’ı hayatlarında en az bir kez ciddi bel ağrısı yaşarlar. Yaygın kas ağrısı ile giden fibromiyalji hastalığı da toplumun %1-2’sini etkiler ve çoğunluğunu 40-55 yaş arası kadın hastalar oluşturur.
Romatizmal hastalıklar, bakteriyel veya COVID-19 gibi viral enfeksiyonlar da yaygın ağrıya neden olabilir. Literatürde sadece bel ağrısı ile başlayan COVID-19 hastaları dahi bildirilmiştir. Kas –iskelet sisteminin ağrılı durumlarını bu hastalıklardan ayırt etmek gerekir. Yaygın ağrı ile birlikte enfeksiyon bulgularının olmaması, yorgunluk, uyku bozuklukları ve duygu durum bozukluklarının varlığı fibromiyalji lehine değerlendirilir. İş gücü kaybı, yaşam kallitesinde bozulmaya neden olan fibromiyaljide temel hedef ağrının ortadan kaldırılmasıdır. Enfeksiyon hastalıklarında dinlenme önerilirken, fibromiyalji hastalarında bunun tam tersi olarak orta-yüksek yoğunluklu egzersizler önerilir. Sonuç olarak, hekiminiz muayene ve laboratuar tetkikleri ile diğer hastalıkları ekarte ederek etkin tedavinizi planlayabilir.